30 Ekim 2011 Pazar

Ah Bu Hayat...


        Yaşanmış hiçbir tecrübe ders almamıza yetmiyor  ve hiç bir şey yaşamamışcasına toy olabiliyoruz bazen.Bir çocuğun şekere kanması kadar kolay aldanıyoruz hayata.Daha önce izlemiş olduğumuzu filimin sonuna geldiğimizde anlayabiliyoruz Amalarla başlayan cümleler kuruyoruz her daim,annelerimizin  veremediği sorumluluğu sonrasında da alabilmeyi bir türlü beceremiyoruz.Bir beden büyük hayatlar giyiyoruz  hep ve dar gelen hayallerle düşüp kalkıyoruz.
        Yaptığmız her yanlışın altını bahanelerimizle  imzalıyoruz.Bahaneler ardındaki tek gerçekse “sadık düşmanımız korku” oluyor her zaman.Korkular yerine ümitleri şişirip patlatıyoruz.Çekirdek gibi çıtlatıyoruz hayallerimizi ,ağlamak için şarkıları bahane ediyor,gülmek için film izliyoruz.
        Uzaktan kumandası yok hayatımızın,yerimizden kalkmadan  değiştiremiyoruz.
        Acılar kaçarak tükenmiyor ve korkarak daha mutlu olmuyoruz.Marifet sandığımız gurur bizi dik tutmaya yetmiyor  ve daha güçlü yapmıyor babalarımızın nasihatları .
        Geçte olsa şunu anlıyoruz; “ Yaşanacaksa yaşamalısın,acıysa acı,korkuysa korku,sen de içinde olmalısın”
        Yaşanılan hiçbir şey tesadüf değil gerçekten,bazen bir alt sokaktan geçivermek bile hayatın gidişatını değiştiriveriyor,özüne döndükçe,farkındalığın arttıkça ve sorguladıkça aslında hep olmak istediğin sen olmanın artık vaktinin geldiğini anlıyorsun,o zaman tersine dönmeye başlıyor herşey ,evren sahneye bir türlü koyamadığın senaryon için gerekli olanı yapıveriyor.
       Ve sen şunu öğreniyorsun “Her zaman yapılacak bir şey vardır,yeter ki düşün,yeter ki fark et!!”



2 yorum:

  1. canım arkadaşım blog dünyasına hoş geldin....

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim canım benim...desteğiniz büyük.

    YanıtlaSil