30 Ekim 2011 Pazar

Adı yok...

               


"Görmek en gerçek eylemdir" ya hissetmek?
        Tanrı yı göremezsiniz ve bu gerçek olmadığı anlamına gelmez.Hava yı göremezsiniz ve bu soluduğunuz gerçeğini değiştirmez. Bir şey yaşarsınız, adını koyamadığınız bir şey. Tarifsizdir, hoş bir tadı vardır. Tat demek doğru mu bilmiyorum, ama tarifsiz demek tam da o dur.
        Anlat deseler tanımlayacak hiç bir kelime bulamazsınız.O kadar ki yaşamadığını düşündüğünüz insanlar için üzülürsünüz ve bir daha yaşayamayacağınızı sandığınız için de.Yeryüzünde hiçbir şey ona benzemiyordur sanki ve korkarsınız.
 Bir büyüdür, bir rüyadır ve de bir hayal. Hiç bir şey aynı değildir ve hiç bir şey bu kadar gerçek.Karabasandır, haykırmak istersiniz sesiniz çıkmaz. Korkunç bir rüyanın gerçek olmadığını bilmek ama yine de uyanamamak gibidir ya da güzel bir rüyanın gerçek olmadığını bilip uyanmak istememek gibi. Şu gibi,bu gibi,hayal gibi ,dağ gibi,yol gibi,aşk gibi...
           Sen bunları bilmiyorsun, sana yazıldığını bilmiyorsun . Oysa bilmelisin.
 Gerçek olamayacak kadar hayal, hayal olamayacak kadar gerçeksin.
           Şimdi uyuyorsun belki, belki de konuşmaktasın dostlarla ve aklına bile gelmiyorum dahası. Yarattığın tarifsiz mutluluk şimdilerde tarifsiz bir hüzne bıraktı yerini. Her güzelliğin kederli bir sonu mu olmalı illa ki? Her yaşantıyı insanın kendisinin seçtiği bir dünya da böyle bir sonu da kendisi mi belirliyor insan. Böyle bir son istemedim diyebilir miyim şimdi?
          Şimdi bunları neden yazdığımı sorabilirsin. Böyle atıyorum içimden seni, yazdığım her kelime bir cımbız gibi çekip alıyor yüreğimden. Anlatmak istemiyorum kimselere, biliyorum ki "boş ver" diyecekler, oysa iyice kanırtmalıyım bu yarayı, bağıra bağıra ağlamalıyım, şarkıların en güzel yerinde gülüşünü görüp ter içinde uyanmalıyım, şöyle okkalı bir tokat atmalı gelmeyişin, buz gibi vurmalı yüzüme sensizlik ve iyice deşmeliyim seni ve de tüketmeliyim arsızca...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder